Korkma, kızgınlık, öfke, haz, sevgi, şefkat, saldırganlık gibi birçok duyguların merkezi; beynin, temporal lobunun (şakak bölgesi) orta kısmında yer alan limbik sistemdir. Bu merkezin herhangi bir şekilde (çarpma, yaralanma, zehirlenme vs) hasar görmesi durumunda ise; hayat yaşanmaz bir hâl almaktadır.
Beyinle uğraşan uzmanlar ve araştırmacılar; beynin birçok bölgesinin olduğu gibi, limbik sistemin mekanizmasını da henüz tam olarak çözememişlerdir. Annenin çocuğuna şefkat gösterdiği anda, dramatik bir sahne karşısında gözlerimiz yaşardığında, kendimizi korumak için gerilime geçtiğimizde, zehirli bir yılan görüp çığlık attığımızda veya yardıma muhtaç birine yardım ettiğimizde, hissettiğimiz çok çeşitli hisler ortaya çıkarken beynimizde neler olmaktadır? Üzülünce midemize kramplar girmesi, stres altında kalbimizin sıkılması, bağırsaklarımızın kasılıp, faaliyetlerini aksatması gibi görüntüleri ortaya çıkaran his dünyamızdaki mânevî fırtınalar nasıl oluyor da bedenimize tesir edecek bir hususiyet kazanıyor? Bu duyguları tıpkı bir transformatör gibi farklı bir mahiyete dönüştüren limbik sistemin çalışması ne şekildedir? Bunun gibi onlarca soruya cevap aranmaktadır. Beyinle alâkalı olarak bütün dünyada 1996 yılında 29.580, 1997'de 30.980 ve 1998'de 35.286 araştırma yapılmıştır. Bu kadar çok çalışmaya rağmen beynimizin esrarengiz yönleri hâlâ sırlarını korumaktadır.
Limbik sistem dediğimizde, beynin ön-orta kısmında yer alan bir bölge aklımıza gelir. Burada, talamus, amygdala ve hippocampus gibi isimler alan, kendileri çok küçük fakat işleri çok büyük birçok yapılar vardır. Bunlar kendi aralarında ve diğer beyin bölgeleriyle ortaklaşa çalışarak, duygu merkezimizi teşkil ederler. Limbik bölge, bütün beyin ağırlığı göz önüne alındığında fazla bir yer tutmaz. 70 kg'lık bir insanın beyni ortalama 1,5 kg'dır. Limbik sistemdeki hipotalamusun ağırlığı ise bunun 300'de biri kadardır (5 g). Ancak bu 5 g'lık yapıya öyle işler yaptırılır ki şaşırmamak mümkün değil... Beynimizdeki 30 milyar hücre kendi aralarında haberleşirler. Bu da bir otomobille saatte 700 km hıza eşittir. Bu hız sayesinde limbik sisteme gelen bir sinyal anında cevaba dönüştürülmektedir.
Amygdala
Talamus ve hippocampusun komşusu olan amygdala küçük bir badem büyüklüğündedir. Dostluk, sevgi, şefkat, korku, öfke, kızgınlık gibi duygularımızın merkezi burasıdır. Tehlikeler karşısında vücudumuzu harekete geçiren ve asıl fiili yaratana perde olan amygdala, çoğunlukla korku merkezi olarak tanınır. Amygdala uyarılınca (nasıl uyarıldığı bilinmiyor) korku ve heyecan oluşur; insan alarma geçer; kavgaya ve kaçmaya hazırlanır. İki beyin yarımküremizde iki adet amygdalamız vardır. Hayvanlarda bunların tahrip edilmesi neticesinde hayvanlar uysallaşmış, cinsiyet ayırımı yapamamışlar; yavrularına olan şefkatleri kaybolmuş ve tehlikeleri fark edememişlerdir. Elektrik akımıyla bu bölge uyarıldığında ise saldırgan davranışlar gözlenmiştir. Amygdalası hasarlanan insanlar ise dışardan gelen uyarıları alamamakta, en yakın arkadaşını bile tanımamaktadırlar. Birini sevme veya sevmeme duyguları yok olmaktadır.
Hippocampus
Bilhassa hafıza ile alâkalı merkezdir. İki yarımküredeki hippocampuslar harap edilirse, insan yeni öğrendiği bir şeyi bile bir-iki dakika içinde unutur. Bu vesileyle bilinmesi gereken bir husus ise Rabbimizin bize üç tıp hafıza hediye ettiğidir.
1) Çalışan Hafıza: Bilgisayarın RAM'i gibidir. Toplama çıkarma, cümle kurma (biri sizi dinlerken cümlelerinizi kaçırırsa), söze baştan başlama durumunda çalışan hafızadır. Bu hafızanın merkezi beyin zarıdır.
2) Açıklayıcı bildirici hafıza (declarative hafıza): Bilgisayarın harddiski gibidir. Öğrenilen şeylerin hatırlanması ile ilgilidir. Fakat burası harddisk gibi düşünülse de bilgilerin nerede saklandığını hiç kimse bilmiyor. Amygdala bu hafızayla ilgilidir. Bir epilepsi hastasının amygdalası çıkarılırsa, hasta ameliyat öncesi her şeyi hatırlamakta, ancak ameliyattan sonra olan hiçbir şeyi aklında tutamamaktadır.
3) Depolama ile ilgili hafıza (procedural): Alışkanlıklar ve el-ayak maharetleri ile ilgili olan hafızadır. Enstrüman çalma, tenis oynama, bulmaca çözme buradan yönetilen işlerdir. Bu hafızanın merkezi beyinciktir.
Hippocampusu hasarlı olan kişilerde, epilepsi, alzheimer ve bunama gibi hastalıklar ortaya çıkabilmektedir. Hayvanlar önceden tecrübe ettikleri tehlikeleri hatırlayarak yeni tehlikeler karşısında nasıl uyum sağlayacaklarını hippocampusları sayesinde başarırlar.
Amygdalası çıkarılan maymunun zehirli yılanı görünce kaçmadığı gibi, hippocampusu hasarlı veya çıkarılan hayvanlar tehlikeler karşısında ne yapacaklarını bilememektedirler.
Talamus ve Hipotalamus
Talamus his dünyamızın faaliyetlerindeki değişikliklerle ilgilidir. Hipotalamus, diğer bölgeler arasında bir merkez konumundadır. Hipotalamusun birçok vazifesi vardır. Vücudun termostatıdır; açlık susama ve günlük mevsimlik biyolojik ritmlerin merkezidir. Hoşnutsuzluk, mücadele, hırs, kontrol edilemeyen sinir bağlantılarının hipotalamusta olduğu bilinmektedir. Panik durumunda heyecanın artması da hipotalamus tarafından yönlendirilir.
Prefrontal Bölge
Prefrontal saha, beynin alın lobunun haraket faaliyetleriyle ilgisi olmayan kısmıdır. Genel olarak limbik sisteme dahil edilmez. Fakat dolaylı olarak limbik sistemle güçlü bağlantıları vardır. Bir fikir üzerinde odaklanma (konsantrasyon), mücerret kavramlar ve sosyal münasebetler ile alâkalı olan prefrontal alan yaralanmalarında problem çözme zorluğu ortaya çıkarılmaktadır.
Bunun sonucu olarak etkilerin tamponlanması denilen durum ortaya çıkar. Bu durumda hastalar neşe, üzüntü umut, hayal kırıklığı ile ilgili hâdiselere hiç reaksiyon göstermemektedirler. Kendi deyimleriyle hiçbir şey hissetmemektedirler.
Limbik sisteme tesir eden depresyon, felç, alzheimer, epilepsi, şizofreni, parkinson hastalığı, multiple skleroz, işitme kaybı gibi hastalıklar milyonlarca kişinin dengesini bozmakta ve bunların tedavisi için milyonlarca dolar harcanmaktadır.
30 milyar sayıda ve toplam uzunlukları 780.000 km'ye ulaşan nöronların beynimizde mucizevî bir şekilde çok hususî gruplar teşkil etmeleri ve birbiriyle hiç kavga etmeden uyumlu bir şekilde çalışarak bütün bir vücudun hareketlerini kontrol etmeleri, his ve ruh dünyamıza tesir ederek yönlendirmelerinin sırrı hâlâ çözülememiştir. Hareketlerin (motorik) kontrolü nisbeten daha kolay anlaşılsa bile, duygu ve düşünce dünyamızdaki iniş-çıkışların, kabz ve bast gibi hallerin limbik sistemde ne gibi icraatlar yaparak bedenimize tesir ettiği bugün için çok sırlı bir bilmecedir.
Limbik sistemdeki hâdiselerin detaylarını bilmesek bile, tesirlerini her an yaşadığımız için; beynimizin çok küçük bir kısmında bütün bir hayata ait korku, sevinç, üzüntü, haz ve elem gibi yüzlerce duyguyu birbirine karıştırmadan ve şaşırmadan yerleştiren kudreti ve ilmi sonsuz Yaratıcımıza takdir ve şükür hislerimizi arz etmek ve huzurunda hürmetle eğilerek, acziyetimizi anlamaktan başka yapacak bir şey kalmıyor galiba!.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder