Sosyal fobi, toplumumuzda çok önemli bir problemdir.
Birçok kişi gizli ya da aşikâr sosyal fobi tablosu yaşamaktadır. Bizim
toplumumuzda %10–15 civarında sosyal fobi vakası olduğunu tahmin etmekteyiz.
Hatta bazı araştırmacılar, ülkemizde erkeklerin %40, bayanların ise %58’inde
sosyal fobi bulunduğunu iddia etmektedir. Bu kişiler, toplumda aktivite
ve etkinlik göstermeden kaçınırlar. Kendilerini tüm sosyal hayattan soyutlarlar. Diğer insanlarla iletişimleri son derece zayıftır. Bir topluluk önünde konuşma yapmaları neredeyse imkânsızdır. Hatalarını gözlerinde büyütürler. Kendilerinin diğer toplum bireyleri tarafından aşağılandıklarını düşünürler. Özgüvenleri oldukça düşük seviyeye inmiştir. Özellikle karşı cinsle iletişimleri yok denecek kadar azdır. Aksi durumunda fobi belirtilerinin tümünü yaşarlar. Ağır vakalar, beraberinde bir agorafobi de yaşayarak hiç evlerinden dışarı çıkmayabilirler. Yöneticileri ile amirleri ile konuşmaları, haklarını aramaları verilen talimatlara hayır demeleri çok güçtür.
ve etkinlik göstermeden kaçınırlar. Kendilerini tüm sosyal hayattan soyutlarlar. Diğer insanlarla iletişimleri son derece zayıftır. Bir topluluk önünde konuşma yapmaları neredeyse imkânsızdır. Hatalarını gözlerinde büyütürler. Kendilerinin diğer toplum bireyleri tarafından aşağılandıklarını düşünürler. Özgüvenleri oldukça düşük seviyeye inmiştir. Özellikle karşı cinsle iletişimleri yok denecek kadar azdır. Aksi durumunda fobi belirtilerinin tümünü yaşarlar. Ağır vakalar, beraberinde bir agorafobi de yaşayarak hiç evlerinden dışarı çıkmayabilirler. Yöneticileri ile amirleri ile konuşmaları, haklarını aramaları verilen talimatlara hayır demeleri çok güçtür.
Sosyal fobi utangaçlık
değildir…
Sosyal fobi, utangaçlıktan ayrılmalıdır. Burada temel
olarak bir utanma korkusu hâkimdir. Hep kafalarında başkaları ne der? Sorusu
vardır. Aslında yeterli zekâ ve yetenekleri olmasına rağmen onaylanmama ve ret
edilme korkusu ile hiç bir aktiviteye başlamazlar. Kapasiteleri olmasına rağmen
proje üretmezler.
Yeterli güven ilişkisinin kurulmadığı, düşünce ve
hareket serbestîsinin verilmediği ailelerde bu durum geri çekilmeye ve
aktivitelerde bozulmaya yol acar. Anormal düzeyde koruyucu ve kollayıcı
ailelerde çocuk sosyal fobik bir birey olarak yetişebilir.
Sosyal Fobisi olan
Erkekler İdeal Eş Adayı…
Diğer taraftan ılımlı düzeyde ve dikkat çekmeyen
sosyal fobisi olan erkekler, kadınlar için ideal eş adaylarıdır. Çünkü bunlar
son derce evcimendirler, sadece aileleri ile ilgilenirler. Bayanları rahatsız
edecek sosyal aktiviteleri son derece düşüktür. Hatta bu husus çoğu zaman
çevrece fark edilmez. Böyle belirgin hastalık derecesinde olmayan ılımlı sosyal
fobik kişiler, herkesin örnek gösterdiği aile babalarıdır. Dolayısıyla sosyal
fobi, evlilik müessesini de etkiler. Başkalarının yardımı olmadan evlenmeleri
nerdeyse imkânsızdır. Ama bunların evlilikleri çok sağlamdır. Bir sefer
evlendikleri zaman bir daha hiç boşanmazlar. Nitekim bekar kalmış hiç
evlenememiş bireyler içinde sosyal fobi sayısı bir hayli fazladır. Toplumumuzda
bayanlarda daha çok görülmesine rağmen, bu fazla dikkat çekmez. Hatta ne kadar
uslu terbiyeli kız, ağzı var dili yok tabirinden takdir bile görür.
Sosyal Fobisi
Olanların Alkol Tüketimi Daha Fazla…
Sosyal fobi rahatsızlığı olan birey, eğer inançları
ile çakışmıyorsa alkolik olmaya çok meyillidir. Alkoliklerde sosyal fobi oranı
çok yüksektir ve normal popülâsyona göre 9 kat daha fazladır. Alkol ile bir
nebze olan sosyal anksiyetelerini bastırırlar. Ve toplum içine çıkabilirler.
Günümüzde bir toplantıya katılmak, bir TV programına ya da bir konsere katılmak
için alkol alanlara sıklıkla rastlamaktayız. Bunların çoğu gizli sosyal
fobiklerdir.
Sosyal Fobide Askerlik
Faydalı…
Askerlik müessesi sosyal fobi tedavisinde çok önemli
rol oynar. Belki kimse farkında değil ama eğer askerlik görevimiz olmasa idi,
erkeklerde en az 2 kat daha fazla sosyal fobi sendromu olacağını düşünüyorum.
Askerlik çağına kadar gizli ya da aşikâr sosyal fobi olan bir şahıs askerde
ister istemez zorunlu olarak bir sosyalleşme statüsüne girmektedir. Aynı
şekilde üniversite eğitimi de sosyal fobi açısından olumlu bir süreçtir.
Sosyal Fobisi olanlar
Fazla Mükemmeliyetçi…
Sosyal fobi, bir nevi başarılı olamama fobisidir. Bu
fobik yüzünden ülkemizin ekonomik olarak ne kadar zarara uğradığını tahmin bile
edemeyiz. Birçok sosyal fobik aslında çok zeki ve yetenekli oldukları halde
girişimci ruhunu ortaya koyamazlar ve projelerini hayata geçirmekten
çekinirler. Bu konuda ülkemizi kalkındırma adına ihracat işi ile uğraşanların yönetim
kademesinde asla sosyal fobik olmamalıdır. Ülkemizin ekonomik anlamda uygar
ülkeleri yakalayıp geçebilmesi için bu konuya dikkat edilmelidir. Hatta
başarılı olamama fobisi ve bununla mücadele yöntemleri okullarda ders olarak
okutulmalıdır. Bürokrasi kademelerinde de aynı tehlike söz konusudur. Sosyal
fobisi olanlar tam bir görev adamı zihniyeti ile davrandıklarından kendi
başlarına öncelik almazlar. Aslında bazı ılımlı sosyal fobikler ehil olmayan
kendi üstlerinden sürekli takdir görürler ve terfi alırlar. Hatta yönetim
kademelerinin en üst düzeylerine kadar yükselebilirler. Ancak gelinen nokta her
zaman çözüm üretip sıkıntı tehlikesi yaşamaktansa, çözümsüzlük oluşturup
sorumluluktan kaçma ile sonuçlanır. Bu ise bürokratik kademelerde çok
ağırlaşmaya hatta kilitlenmeye yol açar. Dolayısıyla bürokrasinin kilitlenmesi
kanaatime göre, gizli ya da aşikâr sosyal fobik yöneticiler yüzündendir.
Mükemmeliyetçiliği
Bırakın…
Bütün insanlar hata yapar. Hata yapmak insan olmanın
kaçınılmaz bir sonucudur. Hiçbir insan kusursuz değildir. Mükemmele ulaşmak
için uğraşmak boşunadır. Mükemmeliyetçiliği bırakın. Bir ütopya uğruna
kendinizi daha fazla tüketmeyin. Mükemmellik iyinin düşmanıdır; iyiye razı
olun. “Ya hep ya hiç” anlayışıyla hareket etmeyin. Bir şeyin hepsini elde
edemiyorsanız, tümünden de mahrum olmayın. Zorunda olmaktan vazgeçin.
‘Yapmalıyım’ yerine ‘yapabilirim’ cümlesini kullanın.
Beklentilerinizi ulaşabileceğiniz seviyelerde tutun.
Kendinizden daha az şey beklerseniz başarılarınızdan daha çok tatmin sağlarsınız.
Oysa mükemmeliyetçilikten vazgeçmedikçe kendinizden asla memnun olamazsınız.
İnsanları Memnun
Etmeye Çalışmayın…
Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, sizi ve yaptıklarınızı
onaylamayacak, beğenmeyecek, reddedecek birileri mutlaka olacaktır. Öyleyse
herkesi memnun etme çabasını bırakın. Hayır demeyi öğrenin. Size teklif edilen
her yükü hiç istemediğiniz halde sırtlanırsanız ‘’zaman ve enerji kaybınız bir
yana’’ insanların sizi kullandığını, sömürdüğünü düşünerek zayıflık ve acizlik
hislerine kapılabilirsiniz. Yeryüzünde sizi hiç tanımayan ve sizin ne
yaptığınızı hiç umursamayan milyarlarca insan yaşıyor. Çevrenizdeki insanların
da sizi düşünüp durmaktan daha önemli meşguliyetleri söz konusudur. Buna rağmen
yine de “Başkaları ne der?” kaygısına karşı “Başkaları ne derse desin!”
bilincini hâkim kılmak gerekir.
Sanal Ortam Tam Size
Göre…
Tedavide ilaç tedavisi ile psikoterapi ön plandadır.
İlaç tedavisi olarak en çok antidepresanlar kullanılır. Psikoterapi de bilişsel
davranışçı tedavi seansları uygulanır. Askerlik ve üniversite ortamları, sosyal
fobi tedavisinde önemli mihenk taşlarıdır. Kişinin sosyalleşmesinde ve ortama
ayak uyduracak pozisyona gelmesinde işe yararlar.
Sosyal fobili kişiler, kendilerine çok yakın
hissettikleri kişilere sürekli fıkra, hikâye ya da anılarını anlatarak
alıştırma yapmalıdırlar. Ayna karşısında kitap okumaları ya da kendi
kendilerine konuşmaları da işe yarayabilir.
İnternette Chat ortamı ile ya da sosyal paylaşım
siteleri ile başkaları ile iletişime geçmek sosyal fobiyi yenme adına önemli
bir adım olabilir. Sanal ortamda konuşurken ya da yazışırken kişiler
kendilerini daha rahat ve özgür hissederler. Üzerlerinde baskı hissetmezler.
Bir süre sonra sanal ortamda kazandıkları özgüven ve iletişim tecrübesi, reel
hayatta ki ilişkilerini de olumlu etkilemeye başlayabilir.
Nöroloji, Uzm. Dr.
Mehmet Yavuz

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder